“Eşini kaybeden kişiye dul denir, babasını kaybeden çocuğa yetim ve annesini kaybeden çocuğa öksüz denir… Peki evladını kaybeden bir anneye ne denir? Bu sorunun cevabı yok çünkü bu acının tarifi de yok. Ve insan nesline ait konuşulan dillerdeki hiçbir kelime tarih boyunca bu acıyı tarif edememiş ve adını koyamamış… Ve belki de bu sebepten anaların acısı hep sükutlara yüklendi, kimseler duymadı, anlamadı, evlat acısıyla kavrulmasınlar diye çaba gösterilmedi. Fakat şimdi durum çok farklı ve annelerin yüreği, sesi, acısı ile hareket ediliyor. O halde bugünden sonra sadece kardeşliği inşa etmek isteyenler konuşsun, gerisi lütfen sonsuza kadar sussun…”
TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’un Dicle Üniversitesi Akademik Açılış Programı vesilesiyle ziyaret ettiği Diyarbakır’dan, birbirinden anlamlı görüntüler ve cümleler yansıdı dünyaya.
Sabah Diyarbakır’a varan Sayın Numan Kurtulmuş ve beraberindeki milletvekilleri ilk olarak Dicle Üniversitesi Akademik Açılış Programına katıldı. Öğrencilerin yoğun ilgisi ve salonun “Yeni Türkiye cümleleri” beklentisi Cahit Sıtkı Tarancı Salonu’nu hınca hınç doldurmuş ve merakları üst düzeye taşımıştı. Yapılan açılış konuşmaları sonrasında kürsü ve mikrofon TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’a emanet edildi. İşte o zaman gördük ki vakit kalpten kalbe köprüler inşa etme vaktiydi. Meclis Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’un Dicle Üniversitesi’nde gerçekleştirdiği konuşmanın özeti şöyleydi;
“Saldırgan İsrail yönetimi, dün Güney Lübnan’da da yine masum insanları bombalayarak bu bölgede barış istemediğini bir kez daha ortaya koydu. Biz sadece kendimizden sorumlu değiliz. Bütün mazlum milletlerden ve dünyanın her köşesindeki biçare insanlardan da sorumlu olduğumuzu unutmamamız gerekir. Adil bir küresel düzenin inşa edilmesi için çalışacağız. Öncelikle kardeşlik fakat kardeşlik tek başına çözemez bunu da biliyoruz. Kardeşlik, adalet ve demokrasi üç ana sütunumuzdur.
Kardeşliğin teminatı hukuktur, adaletin teminatı kalıcı bir demokratik yapıdır, demokrasinin sürdürülebilir olmasının teminatı ise toplumsal mutabakattır. Bu ana sütunlarımızla dünyaya örnek olacağız. Bu toprakların mayası birliktir, beraberliktir, kardeşliktir. Ve başaracağımız bu süreç sonraki yıllarda tüm dünyaya ders olarak okutulacaktır.
Acıların üzerinden hesap sormayı bırakıp anlamayı tercih etmeli artık.
Bu süreç zor bir süreçtir. Bu sürecin başarılı olabilmesi için altın oran diye bir şey varsa o da; Kürt'ün hukukunu, onurunu Türk'ün de gururunu koruyabilmektir. Herkesin doğuştan gelen haklarından birisi kendi anadilini kullanabilmesidir. Bu komisyon başlı başına şunu başarmış oldu; Türkiye’de tam mânâsıyla olgun bir demokrasi tartışma ortamı kurulabilir ve bundan bir sonuç çıkarabilir. Bu süreç zor bir süreç olsa da mutlaka başaracağız fakat biz başaramazsak bu kez emperyalizm kazanacak…”
Konuşması sonrasında gençlerin yoğun ilgisine maruz kalan Meclis Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş gençlerle bol bol fotoğraf çekti ve sohbet etti.
Sonrasında Ulu Cami’de Cuma Namazı’na katılmak üzere yola çıkıldı. Cuma Namazı için gidilen Suriçi’nde Başkan Kurtulmuş’a ve beraberindeki milletvekillerine vatandaşların ilgisi yoğun ve samimiydi. Sohbetler edildi, çaylar içildi, fotoğraflar çekildi vatandaşlar ile. Suriçi ziyaretleri sonrasında Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş ve beraberindeki heyet önce Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni daha sonra da Diyarbakır Valiliği’ni ziyaret etti.
Her iki ziyarette de verilen karşılıklı mesajlar “Ortak Payda Türkiye” adına idi.
Saat 16:00’da gerçekleşecek sivil toplum kuruluşları buluşması için salona geçtiğimizde karşılaştığımız manzara da gün boyu yaşanan ilginin bir versiyonuydu. Yüzlerce STK temsilcisi salondaki yerini erken saatte almıştı ve TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’u bekliyordu. Meclis Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’un STK’lara yönelik gerçekleştirdiği konuşması da çok yerinde ve önemliydi zira salonda her görüşten STK vardı ve onlara amacın “sen-ben-o değil biz olmak” ruhu aktarılmalıydı.
“Ateş düştüğü yeri yakar. Acıları yarıştırmak yerine hissetmek gerekir şimdi. Bir daha o acılar yaşanmasın diye biz yolumuza devam edeceğiz. Acılarımızı yarıştırmak kimseye bir şey kazandırmaz fakat birbirimizi anlamak hepimize çok şey kazandırır. Bu süreç bir pazarlık meselesi değildir. Pazarlık edilmiş hiçbir konu yoktur. Hukuku, barışı, adaleti nasıl inşa ederiz bilinci ile hareket etmek gerekir. İdeolojik saplantıları bir kenara bırakıp birlikte inşa edelim huzuru. Tek tipleşmeyi benimsemiyoruz elbette. Farklılıkları ortaya koyarak zenginliğimiz olarak görmek gerekiyor. Milli Birlik, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu meselenin tamamı değil bunun bilincindeyiz. Bu meselenin hukuk, siyaset, sosyoloji tarafları var.
Her üçü de birlikte hareket etmeli.
Her STK’da kendi çevresinde bunu yürütmeli. Bu sefer mutlaka başaracağız. Güçlü bir Türkiye için yolumuza devam edeceğiz. Onlarca yılımızı alan bu meseleyi tarihin tozlu raflarına atmak lazım. Evet başarılı olacağız ve bu başarı tüm dünyaya ilham olacak” özetiyle salona hitap eden Başkan Kurtulmuş konuşmasını erken sonlandırdı çünkü “şimdi sizleri dinlemek istiyorum” dedi. Sonrasında mikrofonlar salondakilere uzatıldı.
STK temsilcilerinin yaptığı değerlendirmelere dair şimdilik bir yorum yapmak istemiyorum çünkü vakti ve yeri geldiğinde mutlaka derin bir analiz yapacağım sizler için.
TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş, Diyarbakır’da “dördüncü kapının eşiğinden geçirdi Türkiye’yi” diyebilirim.
İlk kapıyı Sayın Devlet Bahçeli “gelin duvarları yıkalım ve hep birlikte bu işi bitirelim” diyerek açtı, sonrasında Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan “ben de varım” dedi ve ikinci kapıyı açtı. Üçüncü kapı Öcalan’ın “lağvetme” açıklamasıydı. Ve dördüncü kapı TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’un zikrettiği;
“Bi hev re bibin
dil bi dil,
dest bi dest;
aştî li nav me ra best” (Birlik olalım, gönül gönüle, el ele olalım, aramızda barış esas olsun)” dizeleriyle sonuna kadar açıldı…
Diyarbakır 17 Ekim 2025’te adeta Türkiye Büyük Millet Meclisi gibiydi. TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş ile, geniş kapsamlı katılım sağlayan milletvekilleriyle, çiçek bahçesi misali renkli dilleri ve kültürleriyle “Dıl-de buluşuldu” Diyarbakır’da…