Din olarak İslam’a inandık islam’ın dışında ne kadar ilke ideoloji ve düzen varsa hepsini reddediyoruz. Çünkü Allah katında geçerli olan tek din islam’dır.
Allah’u Teala Al-i İmran suresi 19. ayetinde şöyle buyurmaktadır.’’Allah katında tek din islam’dır. Kitap verilmiş olanlar (ehli kitap) kendilerine ilim geldikten sonra sırf aralarındaki kıskançlıktan dolayı ayrılığa düştüler kim Allah’ın ayetlerini inkar ederse, bilsin ki Allah hesabı çabuk görendir’’
Yani kim Allah’tan başka ilah islam’dan başka din ararsa o, ondan kabul olunmayacaktır önder olarak peygamberimiz h.z Muhammed (s.a.v) e inandık.
Dinimiz olan islam’ı her türlü ideolojiden ve beşeri düzenden üstün tutuyoruz. Çünkü İslam bütün insanların saadet ve huzurunu ister ve yüzyıllar boyunca da böyle oldu.
Peki farklı ideolojiler insanları neye davet ediyor? Neye yönlendiriyor?
Bunları biraz inceleyelim…
Komunist anlayış değişim hususunda işci ve çalışanların gönüllerine saçtığı kin gücüne ve tek toplumun tabakaları arasında intikam, kin, nefret ve kızgınlık ruhunun oluşmasına dayanır. Marks bu bağlamda işcilere seslenerek şöyle der; ‘’ siyasi egemenliği elde edebilmeniz için 15-20 veya 50 yıl süresince iç savaş vermeniz gerekir’’
Papon derki ;’’ müstebitleri, eşrafı ve milliyetçileri kesiniz’’
Poravdon ise şöyle der ‘’ bütün dünyanın son bir kez bilmesi gerekir ki arastokrasizm’in dışında ölümden başka kurtuluş yoktur’’ yani komunizm Marksist toplumunun oluşturulması için her türlü sapık insanlık dışı yolları mübah görmektedir.
Yine aynı şekilde Lenin derki;’’ komunizm savunucularının her türlü hile, tuzak ve saptırma yollarını denemesi gerekir komunist savaşçılar komunizm’i gerçekleştirecek her türlü yolu kutsal sayar. Şurası anlaşılmalıdırki komunizm yüce bir gayedir. Kutsal gayeyi gerçekleştirmede çoğu zaman kutsal olmayan vesilelere ihtiyaç duyabilir bundan dolayıdır ki komunizm, komunist hedeflerimizi gerçekleştirmeye yaradığı müddetçe ahlaka aykırı her
Türlü araçları kutsal sayar.
Fransız ihtilalı toplumsal zulüm ve siyasi baskı noktasında birbirini takip eden adi vesilelerden meydana gelerek ortaya koyduğu, yücelttiği ilke ve prensiplere taban tabana zıt bir intifadadadır.
Mara şöyle der; ‘’ bu zulüm nedir? Çoğunluğun kurtuluş arzusuyla benim bir takım başları kesmek istediğime tanıklık etmeye kimse cesaret edemez.’’
Yine halkı Fransız ihtilaline teşvik eden Luter de şöyle demektedir;’’ gizli açık kimin gücü yeterse öldürsün, kessin, boğsun.’’
Siyonist anlayışı ise insanları kendilerine köle yapmak, hayvanlardan da değersiz görerek, yahudi devletini oluşturmak için her türlü rezaleti ve bozgunculuğu mübah görmektedir. Siyonist liderlerden bir tanesi şöyle der;’’ siyaset ahlakla hiçbir zaman hiçbir hususta uyuşmaz ahlaka bağlı olan bir devlet başkanı iyi bir siyasetçi değildir.
İkinci protokolden bir tanesi ; ‘’ gayeler vesileleri meşru kılar bizim siyasetimiz hayırlı ve ahlaki olana iltifat etmemek şeklinde belirlenmelidir. Ancak zaruri ve siyasetimiz için faydalı olan çok az bir miktarından yararlanabiliriz’’.
Üçüncü protokolde ise; ‘’ tarafları fakirlik ve geçim sıkıntısının ortaya çıkaracağı kinle haset duygularını kabartacak şekilde idare etmeliyiz. Bu duygular bizi yolumuzdan alı koyacak herkesi oradan uzaklaştıracağımız tek vesilemizdir.’’
İşte bu kadar batıl!!! İnsanlara bir fayda sağlamayan zarardan başka bir şey sunmayan bu ideoloji ve sapık fikirler yıllar boyunca insanları perişan etmektedir.
Ama İslam böyle mi? Tabi ki de hayır.
İslam toplumun bir tabakasına değil, tamamına hitap etmektedir yani ‘’ külli’’ dir. Ve insanların saadetini ve huzurunu ister. İnsan hayatının içtimai, iktisadi, siyasi ve akidevi yönlerinden herhangi bir yönünün değişiminden ibaret değildir. Ancak o tabiatı gereği toptan ve kapsamlı bir metottur. Yani bütün sistemlerin üstünde bir sistemdir işte bu özelliğide islam’ı sistem ve uslubta benzersiz kılmaktadır. Ve yine aynı şekilde İslam insancıldır türk olduğu için değil, kürt, arap vs olduğu için değil insan olduğu için değer verir şer yolunda hayra ulaşmayı kabul etmez faziletlere ulaşmak için rezillikleri caiz görmez nitekim bir zamanlar komunist lider ‘’ tekatşef ‘’ Marksist fikirleri temsil etmeye layık olmadıklar gerekçesiyle yirmi beş yaşını geçen Rusların öldürmesiyle tehdit ederken islamın bir çok hadise ve olayda insani rahmet, acıma konumunda olduğunu görürüz.
Bizlerde islamı din olarak kabul eden Müslümanlar olarak ne zamanki islamı öz nefsimizde birer birer yaşarız işte o an bütün sıkıntılarımız bütün dertlerimiz biter.
Ne zamanki top yekün ‘’ La İlahe İllallah Muhammedun Rasulullah ‘’bayrağının altında toplanırız işte o an düşmanlıklar, anarşiler, cinayetler, hıyanetler ve felaketler son bulur.
Bizler samimi bir kalp ile Kur’an’a inanır İslam davasını en yüce dava, en büyük dert edinirsek bütün sapık ideolojilerin asla ortaya çıkması ve Müslümanları kıskaç altına alması mümkün değildir.
Allah bizleri Kur’an’a samimi bir kalp ile inanan ve amel eden kullarından eylesin (Amin)