Oldum olası çok sevmişimdir zaten balıkçı kasabalarını. Kim sevmez ki? Yaz tatillerimin bir kısmını geçirdiğim, artık memleketim olarak saydığım Küçükkuyu, sakın bana darılma senin yerin apayrı lakin bu yazı Tirilye için;
Mudanya’dan minibüs ile Tirilye’ ye gidiyoruz, yol boyunca deniz, ağaçlar ve yarlar bize eşsiz bir manzara sunuyor. Minibüste fantezi müzik dinliyor olsak bile sıkılmıyoruz hem bu duruma gülüyor hem de manzarayı izlemek için cama yapışık vaziyet yol alıyoruz. Denize karşı kurulmuş evler görüyoruz, pencerelerinin önüne deniz konmuş sanki… Yaklaşık 30 dk. içinde Tirilye’ye varıyoruz. Saat 11 suları hala kahvaltı yapmamışız, kurt gibi açız. Benim Bursa Fatihi kardeşim şahane bir yere kahvaltıya götürüyor bizi. Ara sokaklardan yürümeye başladık… Sokaklara girdikçe buranın yerlisi teyzeler “bu soğukta ne işiniz var” dese de kesinlikle doğru yerde olduğumuza eminim. Zaten yazlık mekânları en çok kışın severim. Güneşini sevmek kolay böyle yerlerin kime sorsanız sever zaten. Ben bulutunu, yağmurunu, soğunu, yalnızlığını da seviyorum.
Tirilye’ nin taş sokaklarında birbirinde güzel yapılar gözümüze çarpıyor. İçlerinde bir tanesi var ki metruk haline inat heybeti, yaşı ve mimarisinin güzelliği göz dolduruyor. Hayatta herkes bir şeylerihak etmez yaTaş mektepte bu halde olmayı kesinlikle hak etmiyor.
Yapımı 1909 tamamlanan taş mektep 1900’lü yılların ilk çeyreğine kadar faaliyetteymiş, adından da anlaşılacağı üzere okul binası olarak kullanılıyormuş, bir süre de yetimhane olarak faaliyet göstermiş bu yapı. Belki yeniden okul olamasa bile müze, restoran ya da otel olmalı, Taş Mektep hayata yeniden gözlerini açmalı.
Tirilye’nin, tarihte Antik Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar tarafından yönetilmiş olması sebebiyle, burada bu dönemleri yansıtan hem Yunan hem Türk eserlerini bir arada görmek mümkün. Bu eserler; Taş mektep başta olmak üzere, Yavuz Sultan Selim döneminde yapılan Fatih Camii, Avlulu Hamam, Medikion Manastırı, Aya Yani Manastırı, Dündar Evi, Kapanca Limanı ve Tarihi çeşmeleridir.
Nihayet kahvaltı yapacağımız mekândayız. Burası Tirilye Çamlık Kahve; denize karşı bir tepe üzerinde bulunuyor ve büyükçe bir avlusu var, birkaç fotoğraf çekilip havanın soğuk olması sebebiyle iç mekânda kahvaltımızı yapıyoruz. Menü gerçekten çok zengin zeytinyağına ekmek bandırarak tıka basa kahvaltımızı yapıyoruz. Sıcak çayımızın ve mekânın verdiği huzuru iliklerimize kadar hissediyoruz.
Mütevazı bir kasaba Tirilye, kapısının önünü süpürürken bize ufak anketler yapan teyzeleri, sokak köpeklerinden korktuğumuzu fark edip “bir şey yapmaz abla” diyerek bizi kurtarırken bir yandan da dalga geçen kahraman çocukları, kedinin yola çıkarken sağını solunu kontrol etmeyerek atlayışına sinirlenen komik esnafı, kahvede, berberde çay içip gazete okuyan emekliliğinin zirvesinde amcaları, tuttuğu balıkların şeceresini anlatmaya meraklı balıkçıları… Anlayacağınız bir kasabada karşınıza çıkabilecek karakterlerin hepsi mevcut. Hepsi çok doğal ve samimi.
Eğer İstanbul’ da ikamet ediyorsanız bir hafta sonu mutlaka gidin Nasıl mı? İDO deniz hatlarının Mudanya seferleri ile sadece 2-3 saatte varacağınız kısa bir yolculukla hafta sonunuzu şirin bir kasabanın sahilinde uzun yürüyüşler yaparak, ara sokaklarında gezinerek, leziz balıklarını tadarak ve temiz havasını ciğerlerinize çekerek huzur içinde geçirebilirsiniz. Ben biletlere bakmaya başladım bile… Tirilye’ de karşılaşmak dileği ile sağlıcakla kalın. Bu arada dönerken zeytin almayı da unutmayın.
NOT: İstanbul’da ikamet etmiyorsak gitmeyelim mi yani der gibisiniz J Sizler de gitmelisiniz Bursa’ya vardınız mı önce belediye otobüsleri ile Mudanya’ya oradan da minibüslerle Tirilye’ ye ulaşabilirsiniz 3-4 gün yeterli olacaktır.