Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Altan Serim


YAĞMUR


Benim adım yağmur. Yağmak fiilinden türetmişler ismimi. Basit bir su damlası olarak görmeyin beni kırılırım. Ben yüce göklerden ilahi bir emirle dökülen inci tanesiyim. Meleklerin kanatlarında onların şefkatini hissede hissede inerim beni doğuran bulutlardan.  Kimisine rahmet, kimisine eziyet, kimisine aşk, kimisine merhamettir damlalarım. Bir nur yüzlü ihtiyardan işitmiştim damlalarımı mezardakiler de dört gözle beklermiş çünkü onların susuzluğunu giderirmişim.
 İsmim bir çok şiirde yer alıyor biliyorum. Ama en çok şu mısraları duymaktan hoşlanıyorum. “Ben seni sevdiğim zaman bu şehre yağmurlar yağıyordu.”  “Yağmur seni bekleyen bir taş da ben olsaydım.”
Gesi Bağları’nda annesini özleyen  genç kızın yanaklarından süzülen bendim. Ferhad dağları delerken terine karışıp akan bendim. Yunus’un Hacı Bektaş-ı Veli’den aldığı buğdayları ıslatıp onu hikmet yoluna yönelten bendim. Karakoç’un yüreğine Mihriban’ı düşüren bendim. Genç kızın yarine göndermek için yüreğini sardığı ipek mendiline düşen bendim.
Ben her seferinde sizin camlarınızı tıklatırken beni hep dışarıda bırakan sizler ne kadar da vefasızsınız değil mi? Benim sizi sevdiğim kadar seviyor musunuz beni? Sizin sevginiz güneşi görene kadar mı yoksa? Yağmur altında el ele tutuşup dönen çocuklar da olmasa gelmezdim bu kadar sık bilmelisiniz.
Beni nisan ayında bakır leğenine dolduran gül yüzlü ihtiyar ne güzel sevmişti beni torunlarının ellerini, yüzlerini yıkamıştı benimle. Şifa niyetine içmişlerdi damlalarımı onlar ne güzel insanlardı.
İsmimde hüzün de  aşk da yalnızlık da vefa da saklı. Ne zaman gönülleri ıslatmaya başlarım işte o zaman daha güzel olur her şey.

Başka bir yazıda görüşmek dileğiyle.
 
                                                                                                                                  Altan Serim