AKIL:İnsanlar arasında iletişim ve anlaşmanın tek nesnel yolu.
KALP:Göğsün tam ortasında yer alan kaslardan oluşan bir organ.
RUH: Doğruyu yanlıştan ayıran nur ve anlayış.
Ve ZAMAN; anlaşılması en imkansız hakikat, varlığın odak noktası; ancak peygamberlerin,evliyaların idrak edebildiği giz.Düşündükçe bir hüzün oluşuyor gördüğüm her yerde,evrenin uzak bir köşesinin yalnızlığına muhtaç oluyorum.Aklım,kalbim,ruhum; hangisi koysa zamanı teraziye hesap tutmuyor.Birinin elinde sonsuzluk kadar ağır,diğerinde nefes kadar hafif...
Hiç unutmuyorum bir- an- olmuştu: bırakmıştı dünya dönmeyi; kum saatleri parçalanmış, akrep ve yelkovanlar çürümüş, güneş asılı kalmıştı öylece. Acı mı alt etti zamanı, zaman mı devirip döktü yaşamın anlamını? Sonra kim tuttu ellerinden zamanın bilmiyorum yeniden duydum o saat sarkaçlarını…
Ve bir –an- daha;menekşeler ve nergisler, birkaç damla yağmur ve sevdiğim herkes bir bayram buluşmasında olmalıydılar eksiksiz; nasıl da hızlıydı zaman … çocuktum; bundan mıydı coşkun bir ırmak gibi ipe sapa gelmez hali, mutluluğumla yarışan zamanın…
Adı konulmuş tanımsızlıklar; yıllar, aylar, günler, saatler, unutulan anlar ve hiç unutulmayacak olanlar… Hepsini gerçekten yaşadım mı, yoksa sandım mı? Şimdi ayrımına varmaya korkuyorum; doğmak bir uykuya dalmak, ölmek uyanmak mıdır? Öyleyse zaman yüzüğe benzer kalın bir çember; yürüdükçe, başladığımız yerde bekliyoruz kendimizi…
Boş veriyorum sonra; hakikati elimle tutabileceğim -aslolan- yere kadar, yeşilin her tonuna, doğanın tüm seslerine ve bir çift okyanus dost gözüne sevgiyle tutunarak, mutlaka mutlulukla yarıştırarak zamanı, çoğaltarak gülüşlerimi, umudu elmas bir cam gibi özenle saklayarak, tadında olacağım yaşamanın.
Sadece,üzüntülerde kızgınlıklarda çelişkilerde uzuyor, çoğalıyor zaman… Dileğim her uyanışınızda vazgeçin kedere ait her şeyden,uykuda bırakın elem nedenlerinizi, siz de mutlulukla yarıştırın zamanı…Mutlulukla tarifleyin tanımsızlıkları…
( ...Nice Senelere... )