Bugün, 21 Aralık 2024 Cumartesi

Türkiye`nin Kucak Açtığı Suriyeliler

Konteyner Kent 26.09.2015 23:29:40 0
Türkiye`nin Kucak Açtığı Suriyeliler
AA muhabirinin AFAD verilerinden derlediği bilgilere göre, Suriye krizinin başladığı 2011 yılından beriTürkiye, ayrım gözetmeksizin Suriyelilere yönelikinsani yardım faaliyetleri yürütüyor.

Esed yönetiminin saldırılarından kaçan ilk Suriyeli grubun 29 Nisan 2011 tarihinde geldiği Türkiye'de , ilk kamp da Hatay'ın Yayladağı ilçesinde 1 Mayıs 2011 tarihinde kuruldu.

Tarihi bağların, akrabalık ilişkilerinin bulunduğu Suriyehalkına kapılarını açan Türkiye, 2 milyon 27 bin 981 Suriyeliyi misafir ediyor.

Biyometrik kayıtları yapılarak 10 ilde misafir edilen Suriyeliler, bazı illerde ciddi demografik değişimlere neden olmasına karşın bu akrabalık ve tarihi bağlarla birbirine sıkı sıkıya bağlı iki toplum arasında sosyal krize yol açmıyor.

Türkiye'nin 10 ilinde kurulan 25 konteyner kent ve çadır kentte 60 bin konteyner ve çadırda 260 binsığınmacı barınıyor. Vatanlarından ayrı kalan sığınmacılara, Türkiye'de kayıtlı bulundukları illerde ücretsiz tedavi ve ilaç temin ediliyor.

Suriyeliler için çeşitli rehabilitasyon ve rekreasyon faaliyetlerinin yürütüldüğü kamplarda, savaşın izlerini silmek için psikososyal merkezler de yer alıyor.

Kamplarda resim, müzik, dans gibi sanatsal ve sosyal faaliyetlerde de bulunan sığınmacılar, 160 bin metrekarelik spor alanı ve 10 bin metrekarelik oyun parkında futbol, basketbol, judo gibi birçok spor aktivitesini gerçekleştiriyor.

Geçici barınma merkezleri bünyesinde 80 bin öğrenciye ilkokuldan liseye kadar eğitim imkanı tanınırken yaklaşık 60 bin yetişkin için de çeşitli alanlarda kurslar düzenleniyor.

Türkiye'nin yardımlarının maddi değeri

Vatandaşların ve sivil toplum kuruluşlarının bireysel yaptığı yardımların yanı sıra Hükümet tarafından Suriyelilere yönelik yardımların maddi değeri 5,6 milyar dolara ulaşıyor. Türkiye, Suriyelilere yönelik gerçekleştirmiş olduğu yardımların tamamına yakınını kendi imkanlarıyla sağlıyor.

Dışarıdan gelen yardımların büyüklükleri ise Türkiye'nin yaptığı yardımın yanına bile yaklaşamıyor.Birleşmiş Milletler kuruluşlarından 304 milyon dolar, AB ülkelerinden ise toplamda 1,5 milyon dolarlık destek sunuldu.

Türkiye'nin yardımlarının içindeki toplam uluslararası desteğin payı yüzde 7, Avrupa ülkelerinin yardımı ise Türkiye'nin harcadığı yardımın içinde yüzde 0,02'ye tekabül ediyor.

Kamplarda her türlü ihtiyaçları karşılanan Suriyeliler, devletten ve vatandaşlardan gördükleri yakın ilginin kendilerini buranın bir parçası gibi hissettirdiğini vurguluyor.

Şanlıurfa'daki sığınmacılar

Suriye'ye komşu olması nedeniyle Şanlıurfa da sığınmacıların en önemli adresi haline geliyor.

İl genelinde 102 bin Suriyelinin misafir edildiği Şanlıurfa'da, Akçakale'de kurulan 5 bin çadırda 28 bin 500, Harran'da kurulan 2 bin konteynerde 14 bin sığınmacı barınıyor.

Kamplarda kurulan marketlerde Kızılay tarafından dağıtılan kartlarla alışverişlerini yapan Suriyeliler, aradıkları her şeye kolayca ulaşabiliyor. Bir şehirde bulunabilecek tüm imkanlara sahip kamplarda yaşayan Suriyeliler, geçmişte sahip oldukları imkanlara benzer ortamda bulunmanın mutluluğunu yaşıyor.

Suriyeli sığınmacılara kişi başına aylık 85 lira para yüklenen kartların yanı sıra çeşitli ayni yardımlar da sağlanıyor.

Kamplardaki sosyal tesislerde kurulan atölyelerde halı dokuma, konfeksiyon, kuaförlük, resim gibi eğitimler alan sığınmacılar yaptıkları ürünlerle aile gelirlerine de katkıda bulunuyor. Sığınmacıların çalıştığı konfeksiyon atölyesinde Türkiye genelinde yaygın ağı bulunan popüler markalar adına da üretim yapılıyor.

Ayrıca dokuma tezgahlarında kültürel imgeleri yansıtan halıları el emeği göz nuruyla oluşturansığınmacılar, emeklerinin karşılığını da ürünlerin satışından sonra alıyor.

- Halkının yaşadığı acı ve sevinçleri tuvale aktarıyor

Halep Belediyesinde muhasebe sorumlusuyken rejimin saldırılarından kaçan Fevzi Haculi, 11 çocuğuyla Harran'daki konteyner kentte kalıyor.

Haculi, çocukluk çağlarında başladığı resim sanatını konteyner kentte de geliştirerek sürdürüyor. Buradaki sosyal tesiste resim eğitimi veren Haculi, kendi tablolarıyla da halkının yaşadığı acıları ve umutları tuvale yansıtıyor.

Haculi, bir gün yeniden Suriye'de halkın mutluluklarını yansıtacağı tablolar yapacağına inandığını belirterek, "Tablolarımda hem doğal güzellikleri, umutları hem de yaşadığımız acıları yansıtmaya çalışıyorum. Suriye'nin içinde bulunduğu kaosu imgelerle anlatmaya gayret ediyorum. Ama bir gün yeniden vatanımıza dönerek mutluluğun resimlerini çizeceğim" dedi.

- Çadır ve konteynerleri aynı zamanda ekmek kapıları

Harran'daki konteyner ve Akçakale'deki çadır kentte kalan Suriyeli sığınmacılar, evlerinin bir bölümünü dükkana dönüştürüyor. Kimisi dışarıdan aldığı gıda ürünlerinin satışını yaparak bir bakkal haline getirirken, kimisi oyuncak ve giysi satarak geçimini sağlıyor.

Suriye'de berberlik yapan bazı sığınmacılar da konteynerler arasında oluşturdukları alanlarda açık havada berber hizmeti sunuyor. Özellikle havanın kararmasıyla birlikte çadır ve konteynerlerden çıkansığınmacılar ve sokaklara kurulan tezgahlar kampa adeta bir şehir merkezi canlılığını kazandırıyor. Konteynerlerin içinde veya önünde oluşturulan bu satış alanlarının yanı sıra Harran'daki kampta kendileri tarafından baraka yapılardan oluşan küçük bir çarşı da bulunuyor.

- Hayvanlarıyla geldiler

Suriyeli sığınmacılar savaşın izlerini unutabilmek için çadır kentte günlük yaşamlarını normal hayatlarındaki gibi sürdürmeye gayret ediyor. Birçok sığınmacı Suriye'de besledikleri kuş ve kedileri de beraberinde getiriyor. İdlip'ten ailesiyle birlikte 2 yıl önce Türkiye'ye sığınan Abdulkerim Hüseyin, konteynerin yanında oluşturduğu alanda güvercinlerini besliyor. Hüseyin, kuşların kendisini huzurlu hissetmesini sağladığını vurgulayarak, "Bir gün güvercinlerim yeniden Suriye semalarında uçacak. Onlara çok iyi bakıyorum, bu beni rahatlatıyor ve mutlu ediyor" diye konuştu.

Ailesiyle Şanlıurfa'ya gelen 8 yaşındaki Mahmut Elhatif de küçüklüğünden beri beslediği kedisiyle çadır kentte yaşamını sürdürüyor. Elhatif, en büyük eğlencesi ve mutluluk kaynağının kedisi olduğunu vurguluyor.

- Oyuncukları da silahlar

İç savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin çocukları, hala savaşın izlerini üzerilerinde taşıyor. Konteyner kentte kurulan oyuncak tezgahlarının en çok aranan ürününü oyuncak silahlar oluşturuyor. Hemen hemen tüm erkek çocuklarının ellerinden düşürmedikleri bu oyuncaklar, savaşın açtığı derin izlerin de adeta bir göstergesi. Ayrıca barakadan oluşan küçük çarşıda kurulan internet kafede de oyunlar çatışmalar üzerine kurulmuş simülasyonlardan oluşuyor.

- "Kesilecek" denilen bacağını Türkiye'de kurtardı

İdlip'te yaşarken çatışmada ayağından vurulan Hasan Eyüp, Türkiye'de hayata yeniden tutunan sığınmacılardan biri.

Rejim güçlerine karşı 17 yaşından beri mücadele eden Eyüp (21), çatışma sırasında bacağının ciddi şekilde yaralandığını, orada Özgür Suriye Ordusu'nca oluşturulan hastanede kendisine ayağının kesileceğini söylediklerini anlattı.

Arkadaşlarının yardımıyla 8 ay önce Türkiye'ye geldiğini hatırlatan Eyüp, "Burada hemen beni hastaneye kaldırdılar ve tüm doktorlar seferber oldu. Kesilecek denilen bacağımı kurtardılar. Artık çok daha iyi hissediyorum kendimi. Bir süre sonra tamamen iyileşeceğimi ve eskisi kadar olmasa da sağlıklı bir bacağa kavuşacağımı söylüyorlar. Türk halkına ve devletine çok minnettarım" sözlerine yer verdi.

- Çadırda kına

Ailesiyle 3 ay önce Türkiye'ye gelen 17 yaşındaki Havazi Hilen, konteyner kentte mutluluğu bulan bekarlardan birisi. Amcasının oğlu Ahmet Elabid ile 6 yıldır birbirinden hoşlandıklarını anlatan Hilen, aradığı mutluluğa konteyner kentte kavuştu.

Hilen için evliliğe ilk adım olarak önce kına gecesi düzenlendi. Konteyner kentteki kuaförde makyajı ve saçları yapılan Hilen, ücretsiz verilen kına kıyafetini giydi. Annesi, kayınvalidesi, kardeşleri ve arkadaşlarıyla kına yakan Hilen, haftaya düğün yapacaklarını söyledi. Hilen, Elabid'i çok sevdiğini dile getirerek, "Küçüklüğümden beri birbirimizi seviyoruz. Elabid şimdi Almanya'ya çalışmak için gitti. Düğün için tüm hazırlıkları yapmamızı istedi. Biz de bugün ailemle kına gecesi yaptık. Haftaya da evleneceğim" dedi.

Hilen ve ailesi, çeşitli etkinlikler için kurulan büyük çadırda çalınan Arapça müzikler eşliğinde eğlendi.

Düğünlere sahne olan konteyner kentte her gün yeni doğumlar da gerçekleşiyor. Bazen bir günde 5-6 doğumun yapıldığını söyleyen kamp yetkilileri, doğumların Şanlıurfa'da gerçekleştiğini, doğumun ardından poliklinik hizmetlerinin ise kampın içindeki hastanede verildiğini söyledi.

- Konteyner kentin "Maradona"sı

Raka'da yaşarken profesyonel olarak futbolla ilgilenen Muhammed Abdulaziz, 3 yıl önce ailesiyle kaçarak Türkiye'ye sığındı.

Harran'daki konteyner kentte çocukları Abdüllatif, Halit, Hülya ve eşi Hitem ile yaşayan Abdülaziz, ülkesinde ve konteyner kentte "Maradona" olarak anılıyor. Futbolu çok sevdiğini ve vatanından ayrı kalmanın futbol oynamasını engellemediğini anlatan Abdülaziz, burada da bir takım oluşturduklarını anlattı.

Kardeşi yanında yaşamını yitiren Abdülaziz, futbolla yeniden hayata tutunduğunu, burada kurdukları takımla kamplar arası futbol turnuvası düzenlediklerini dile getirdi. Abdülaziz, yetkililerin yardımıyla diğer illerdeki kamplarda da kurulan takımlar arasında müsabaka yaptıklarını, geçen yıl şampiyonluk kupasını kaldırdıklarını belirtti.

Abdülaziz, bir gün Barcelonalı Türk futbol yıldızı Arda Turan ile tanışmak ve beraber top oynamak istediğini vurguladı.