Bir zamanlar medeniyetin mimarlığını yapan şehirler arasındayken köyleşen Harran'ın geçmişteki görkemini geleceğe taşıyamayı planlayan projeler hayata geçmeyi bekliyor.
Yaşar İliksiz'in haberi
Nuh Peygamber’in torunlarından Kaynan’a ya da İbrahim Peygamber’in kardeşi “Aran”a (Haran) atıfta bulunularak Tevrat'ta söz edilen Haran, bizim Harran mıdır bilinmez ama bilginleri, felsefecileri ve manevi önderleriyle bu kentin dünyanın medeniyet beşiklerinden olduğu reddedilemez gerçek...
Dünyanın ünlü felsefe ekolleri arasında "Harran Ekolü"nün bulunmasından tutun da Ay ile Dünya arasındaki mesafenin ilk kez hesaplandığı yer olmasına kadar, Harran bilim dünyasına hem maddi, hem manevi anlamda damgasını vurmayı başarmıştır...
Harran adına bilimsel olarak ilk kez M.Ö. II. binli yılların ilk dönemlerine ait çivi yazılı tabletlerde rastlanıyor: “Har-ra-na” veya “Ha-ra-na”. Kayseri'de bulunan ünlü Kültepe ve Suriye'de bulunan Mari antik kentlerinde ele geçen çivi yazılı tabletlerde böyle geçiyor kentin ismi... Kelimenin kökeninin Sümerce ve Akatça “Seyahat-Kervan” anlamına gelen “Haranu” olduğu sanılıyor. Kimi tarihçilere göre ise kelime “keşişen yollar” veya “şiddetli sıcak” anlamına da geliyor...
Kökeni ne olursa olsun Harran kelimesinin telafuz değişimini saymazsak, şehrin adının 4 bin yıldır hiç değişmediği ortada.
Ancak ismi dışında o kadar çok şey değişmiş ki insan bu tarihi kenti gezerken "ah!" çekmeden edemiyor...
Mesela artık sadece bir burcu ayakta kalmış Harran Kalesi ki söz konusu belgelerde adı geçen Babil dönemine ait ünlü Sin Mabedinin üstüne kurulmuş olabilir mi diye sorulmadan geçilemiyor. Yeri kesin olarak tespit edilemeyen Sin Mabedi'nin, höyükte, iç kalede ya da Ulu Camii'nin yerinde olduğu konusunda değişik fikirler ileri sürülmektedir.
Öncelikle o günlerde etrafını çepeçevre saran bölgeye has kesme taştan sağlam surları var Harran'ın. Surlarda kimi rivayetlere göre 8 kimi rivayetlere göre 6 kapı ve 187 burç varmış. Araştırmacıların 1951 yılında yayınladıkları şehir planında, doğuda Bağdat Kapısı, Musul Kapısı, Aslanlı Kapı, Batıda Halep Kapısı, Kuzeyde Rum (Anadolu) Kapısı ve güneyde Rakka Kapısı işaretli. Bu kapılara ilave olarak kalenin güneyine bitişik gösterilen Niyar Kapısı'nın da adını vererek surların 7 kapısı olabileceği notu da düşülmüş....
Bugün ise ayakta tek bir kapı kapı ve bir kaç metrelik sur kalıntıları var... Evlerin arasında tarihi sur kalıntılarını göremiyorsunuz çünkü evlerin çoğu surlardan sökülen taşlar ile yapılmış...
İLK İSLAM ÜNİVERSİTESİ
Sonra en başta NASA'nın bile anısına hürmette kusur etmeyip adını ayda bir kratere verdiği, dünyanın en büyük astronom bilgini ve matematik alimi El Battânî olmak üzere, modern kimyanın kurucusu Câbir bin Hayyân, hadis ve fıkıh alimi Ebül Ferec, Fıkıh alimi İbn Teymiyye, Sâbit b. Kurra, hukuk bilgini El Muaddil gibi onlara ünlü bilim adasının yuvası olan bir kent olmuş tarihte Harran...
Hatta gün gelmiş İslam Tarihi'ne damga vurmuş Emeviler Devletinin başkentliğini üstlenmiş. Emevi hükümdârlarından II. Mervan'ın 744 yılında Harran’ı Emevi Devleti’nin başkenti yaptığı belirtilmektedir.
Dünyaca ünlü Abbâsi hükümdârı Harun Reşit zamanında “Harran Üniversitesi” dünyada büyük bir ün kazanmıştır ki aynı zamanda İlk İslam Üniversitesi sayılmaktadır. İlk Çağ'dan beri varlığı bilinen ancak İslâmi dönemde bilim ve sanatta zirveye çıkan Harran Okulu'nun İslâm öncesi ve İslâmi dönemdeki yeri, bugünkü kalıntılar arasında tespit edilememekte. Daha sonra Üniversite özelliği taşıyan ilk medrase olması açısından tarihe geçen bu binadan geriye tek bir sağlam duvar bile kalmamış olması hazindir...
KENTTEN KÖYE, KÖYDEN İLÇEYE HARRAN
Bu mimari vahşetin mimarları da oldukça tanıdık. Moğollar...
Fatımiler, Zengiler, Eyyûbiler ve Selçuklular gibi İslam Tarihinde önemli roller oynayan hanedanların yerleşimlerine sahne olan Harran oldukça zengin bir ticaret merkezi konumundayken 1260 yılnda Moğollar tarafından işgal edildi. On yıl hüküm süren Moğolların, 1270 yılında kenti ellerinde tutamayacaklarını anlayınca başta medresesi olmak üzere, kentin camisini, surlarını ve kalesini yakıp yıkıp tahrip ettikleri belirtilir... Tabi ki süreç içinde yeniden tamiratlar yapılmıştır ama Harran bir daha eski görkemli Harran olmayı başaramamıştır...Çünkü nüfusunun büyük bölümü Mardin, Dimaşk ve Halep gibi yakınlarda bulunan zengin şehirlere kaçmıştır.
Öyle ki 1518 yılına gelindiğinde Osmanlı Devletinin tapu tahrir defterlerindeki kayıtlara göre, Harran, nüfusu 280 kişiden ibaret bir köy konumuna düşmüştü. Günümüzde Harran'ın ilçe merkezinde nüfusu 6 bini aşmış, ökylerle beraber toplam nüfusu 70 bine dayanmış durumdadır ve modern bir de üniversitesi bulunmaktadır. Ancak ne yazık ki Harran ne bilimsel ne de ekonomik alanda esik görkemli günlerine kavuşabilmiş değildir...
Ancak GAP projesinin hayata geçirilmesinden sonra ekonomik anlamda müthiş bir hareketlilik başlamış, turizm konusunda da artık bilinçli ve palnlı projeler geliştirilmeye başlanmıştır... Kim bilir belki bu hareketlilik önümüzdeki yıllarda Harran'ı yeniden dünya bilimi ve ekonomisinin gözde mekanlarından biri haline getirebilir...
Harran tarihi yerler açısından oldukça zengin. Saydıklarımızın dışında, Ulu Cami, Şeyh Yahya Hayat El-Harrani (Hayat B. Kays-Hayat B. Abdülaziz) Türbesi ve Camisi, İmam Bakır Camii vesaireyi saymak mümkün....
HARRAN EVLERİ
Tabi ki Harran denilince akla ilk gelen şey evleri. Ama bu yazıda onu özellikle sona bıraktım.
Harran Kalesine çıktığınızda külah biçimindeki konik kubbeli evler, tüm ilginçliği ile seriliyor gözlerinizin önüne... Düz damların üstüne tuğlalardan örülmüş kubbeler, içeriden ve dışarıdan balçıkla sıvanmış...
Bu kubbeler evlerdeki insanları yazın kavurucu sıcaklarında serin, kışın dondurucu soğuklarında sıcak tutuyor... İlçede yaşayanların anlattıklarına bakarsanız içinde yaşayan canlıları sakinleştiren ve bereketlendiren mistik özellikleri de varmış bu kubbeleri. Hayvanları uysallaştıran damların altındaki tavuklar daha çok yumurta, inekler daha çok süt veriyormuş... Biz rivayetlerin doğruluğunu psikoloji ve biyoloji uzmanlarına bırakarak, evlerin mimarisi konusunda bir kaç önemli bilimsel bilgi paylaşalım:
Her ne kadar bölgede şu an gezilip, görülebilen evlerin yaşı bir kaç yüzyılla sınırlı olsa da, bölgede düz damlı ve kubbeli evlerin tarihi hayli eski. Kubbeli ev bulguları, Musul yakınındaki Arpachiyan'da, Tiflis yakınındaki Schulaveri'de ve Kıbrıs'ta M.Ö. VI. binlere kadar götürülebilmekte. Bu mimari geleneğin Mezopotamya, Transkafkasya ve Ege'de M.Ö. III. bine kadar yoğun biçimde devam ettiği kaydedilebiliyor.
Günümüzde Akdeniz çevresinde, bilhassa güney İtalya'nın Apulya bölgesinde hem kentsel hem de kırsal alanda, Harran evlerine benzeyen ve "Trullo" denilen bindirme kubbeli çok sayıda yapı bulunmakta. Çoğu 19. yüzyıldan kalan benzeri evler arasında 15. yüzyıla tarihlenenler de vardır.
Benzer şekilde İskoçya adalarında "beehive houses" adı verilen bu tür yapıların 18. yüzyılda göründüğü vaki. İspanya'nın Aragonya bölgesinde, İran, Afganistan, Çin, Bolivya ve Peru'da kerpiçten, Etna eteklerinde lavlardan yapılma kubbeli evler var.
Anadolu'da ise kubbeli evlerin yoğun olduğu iki bölge daha söz konusu. Kültür Bakanlığı'ndan derleyebildiğimiz bilgilere göre Urfa-Birecik arasındaki birinci bölgede, bugün yalnız Suruç ve çevresinde bulunan birkaç köy kubbeli evleri içermekte. İkinci bölge olan Urfa-Akçakale arasında ise, Harran ve çevresindeki birkaç köyde kubbeli evler bulunmakta
Harran evleri tuğla kubbelerle örtülmüş yönüyle kerpiç kubbe ile örtülmüş bu evlerden farklı.
Harran evleri, kare ya da kareye yakın prizmatik bir alt yapı üzerine bindirme tekniğinde örülen tuğlaların gittikçe daralan konik bir külah şeklini almasından oluşan kubbelerle örtülmüş.
Kubbelere geçiş basit tromplar ve pandantiflerle (bingi) olmakta. Yüksekliği içerden en çok 5 m.'ye varan kubbeler, 30-40 tuğla dizisi ile örülmüş.
İkili, üçlü ve altılıya kadar varan kubbe grupları, içerden kemerlerle birbirlerine bağlanarak geniş mekânlar elde edilmiş.
Kubbeler örülürken yanlara belli aralıklarla tuğla çıkıntılar yerleştirilmiş ve kubbenin tepesi açık bırakılmış.
Tuğla çıkıntılar kubbenin tamiri ve gerektiğinde yağışlı-soğuk havalarda tepedeki deliğin kısmen veya tamamen kapatılabilmesi için tırmanmaya yaramakta.
Kubbenin tepesindeki açıklık, içerideki dumanın dışarı çıkmasını sağlayan baca ve ışıklık fonksiyonu görmekte.
HARRAN EVLERİNDEKİ TUĞLA KUBBELERİN İKİ NEDENİ
Harran evlerinin tuğla kubbe ile örtülmesin iki nedeni olduğu belirtiliyor: Birincisi, bölgenin çöl olması münasebetiyle örtüde kullanılacak ağaç malzemenin bulunmayışı. İkinci neden ise, Harran harabelerinde bol miktardaki tuğla...Hatırlarsanız yazının başında sizlere evlerin bir çoğunda surların tuğlalarını görebileceğimizi belirtmiştim,
İlginç bir doku oluşturan bu evler, ören yerinden toplanan tuğlalarla eski kentin kalıntıları üzerine son 150-200 yıl içersinde inşa edilmişler.
1979 yılında arkeolojik ve kentsel sit alanı olarak tescil edilen ve kubbe evleri korumaya alınan Harran'da, ören yerinden malzeme toplanması, her çeşit inşaat yapılması, kanal açılması yasaklanmış.Yasağa ne kadar uygulduğunu surların hali bize gösteriyor.
O tarihlerde 960 adet kubbe sayılan Harran'da bu sayı dondurulmuş.
ÜÇ ÖNEMLİ RESTORASYON PROJESİ
Harran yeniden eski görkemli günlerine kavuşur mu bilinmez. Amam Harran'ın tarihteki görkemini günüzümüze taşımak için hayata geçirecelecek üç önemli proje söz konusu.
Harran Surları Restorasyanu uygulama işi: Şanlıurfa İli, Harran İlçe Merkezinde I. Derece Arkeolojik Sit Alanı içinde yer alan yer yer göçük, tahrip ve yıkılmaların söz konusu olduğu metruk şehir surları, bu proje kapsamında aslına uygun restore edilecek ve çevre düzenlemesini yapılarak, korunmaya alınarak, turizme açılacak.
Kültür ve Turizm Bakanlığınca rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri hazırlandı, Şanlıurfa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunca 30.11.2010 tarih 1310 sayılı kararı ile uygun görüldü, Gaziantep Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğünce, Harran Kalesi restorasyon uygulama işi için çıkarılan yaklaşık maliyet dokümanı hazırlanarak Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne gönderildi. 2011 birim fiyatları ile çıkarılan yaklaşık maliyet: 5.220.296,67 TL. 06 Ekim 2011 Tarihli yazı ile Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünden tahmini yaklaşık maliyet olarak 5.000.000 TL ödenek talep edildi...
Harran Kalesi Restroasyonu Projesi: Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Şanlıurfa İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği, Şanlıurfa İli, Harran İlçesi, Harran Sur İçinde metruk vaziyette bulunan MS.8 yy.’a ait Tescilli Kültür Varlığı olan kaleyi aslına uygun olarak restore etmeyi planlıyor. Proje çerçevesinde; Kültür ve Turizm Bakanlığınca rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri hazırlandı, Şanlıurfa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunca 13.07.2010 tarih 1197 sayılı kararı ile uygun görüldü... Gaziantep Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğünce, Harran Kalesi restorasyon uygulama işi için çıkarılan yaklaşık maliyet dokümanı hazırlanarak Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne gönderildi. Buna göre 2011 birim fiyatları ile çıkarılan yaklaşık maliyet: 5.880.397,28 TL. 06 Ekim 2011 Tarihli yazı ile Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünden tahmini yaklaşık maliyet olarak 5.000.000 TL ödenek talep edildi... Ödenek sağlandığı takdirde projenin hayaa geçirilmesi için bu yıl kollar sıvanacak...
Harran Ulucami Sur içi Cami Minaresi restorasyon projesi: Doğal sebeplerden dolayı yıkılma ve tahribatlar neticesinde, gelecek nesillere aktarılamayacak hale gelmiş olan Dünya Kültürel Mirasına Aday Harran İlçesi Sur içindeki Şanlıurfa’daki kültür ve turizminin çekim merkezlerinden Harran Ulu Cami Minaresi restorasyonu yapılacak.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Şanlıurfa İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği tarafından, 2012 bütçesinden kaynak temin edildiği takdirde hizmet alım işine başlanacak projeye göre minare aslına uygun olarak restore edilip, tamamlanacak...
Harran kalesi, Harran Kümbeti, Harran Üniversitesi ile ilgili ayrıca bilgiler verecek ve fotogaleriler sunacağız...
Haber 7