İmarcı Başkan….
“Prestij” yani saygınlık denince akla giyim, kuşam, taktığınız saat, elinizdeki telefonun markası, arabanızın modeli, gittiğiniz kafelerin ya da restoranların markası gibi birçok kriter akla gelir. Ancak, bence en iyi prestij kaynağı yaşadığınız kentin kimliğidir. Nerede yaşadığınızı, ofisinizin nerede olduğunu söylerken de prestijli olmasını ister insan.
Şanlıurfa Türkiye’nin en genç nüfusuna sahip kenti.
Nüfus artış hızı Türkiye ortalamasının üzerinde.
2019 resmi verilerine göre, Şanlıurfa il geneline bakıldığında Haliliye merkez ilçeler arasında nüfus yoğunluğu yani metrekareye düşen insan sayısında ilk sırada yer alıyor.
İlçelere göre Şanlıurfa nüfusuna bakıldığında; ilk sırada yüzde 18.42 ile Haliliye yer alıyor. Haliliye’yi.yüzde 18.32 ile Eyyübiye, yüzde 10,60 ile Karaköprü izliyor. Diğer ilçeler ise yüzde 9’un altında.
Nüfus arttıkça ihtiyaçlar da artıyor. Bunların başında yol, konut ve sosyal yaşam alanları ihtiyacı geliyor.
Bu tespiti yapan Haliliye Belediyesi, daha mutlu bir nesil için kent kimliğinde köklü bir değişim ve dönüşüme gidiyor.
Geçtiğimiz günlerde yapılan lansmanda Belediye Başkanı Mehmet Canpolat, “imarcı” kimliğini bir kez daha kanıtladı.
Bence bu mega bir proje. Çünkü, Haliliye’nin itilmiş, kakılmış, yıllarca kenar mahalle olarak görülen, arsa ve konut fiyatları diplerde olan semtlere akıllı dokunuşlar yapılıyor.
İlk etapta Süleymaniye, Devteyşti, Yavuz Selim ve Ahmet Yesevi Mahallerinde başlayacak olan revize imar planı uygulamasıyla belediyecilik hizmetlerinde ezberler bozuluyor.
Büyükşehir Belediyesi ile Haliliye Belediyesi’nin el ele gerçekleştireceği bu köklü dönüşüm, uygulamanın gerçekleşeceği mahallelerimize prestij katacak.
Peki bu prestij ne getirecek ?
Arsa ve konutlar değer kazanacak.
Yaşam kalitesi yükselecek.
Özelliği olmayan, kimliksiz mimariye sahip yapıların ve konutların, kirli görünen çevrenin insan üzerinde zararlı etkileri yok edilecek.
Bisiklet yolları, yürüyüş yolları olan, bitişik binalar yerine ferah, havadar, sosyal donatıları yüksek, modern görüntü olacak, kat sayıları artacak.
Burada yaşayanlar oksijene kavuşacak.
Yaşanabilir çevre: beden ve ruh sağlığına olumlu katıklar sunacak.
Dilerim bu proje; yan gelip yatan, protokolün keyfini çıkaran, makam odasında gelsin kahveler, gitsin çaylar keyf eden, kenti ve kent halkını düşünmeyen, seçimden seçime halkın arasına giren sonra da kafa kol ilişkileri ile tekrar aynı koltuğa aday olma yüzsüzlüğü gösterenlere “model” olur da hiçbirşey yapamıyorlarsa da “iyiyi kopya ederek” aldıkları oyların hakkını vermeye çalışırlar.
Yürek isteyen,
Cesaret isteyen,
İleri görüşlülük gerektiren,
Hepsinden önemlisi de “vizyon” gerektiren böyle bir projeyi hayata geçirenler nesilden nesile minnet ve şükranla anılacaktır. Ellerinize sağlık.
Saygılarımla
İsmail ÇÖLKESEN