Hayât bin Kays, Şanlıurfa’ya bağlı Harrân kazasında doğup yetiştiği için ‘Harrânî’ diye meşhur oldu. Ömrünün 50 yıla yakınını Harrân’da geçirmiş büyük bir velîdir. İnsanlar ve bâzı sultanlar, onu ziyaret gelip duâsını alır, onunla beraber olmakla bereketlenirlerdi. Yüksek haller ve kerâmetler sahibiydi, ihlâsı, iffeti yanında, dînine çok bağlı bir zât idi. Cömertliğiyle meşhurdur. 1185 yılında (Hicri 581) vefât etti. Harrân’ın dışına defnedildi. Kabri, ziyâretçilere açıktır.
Kâbe’yi karşısında gördü
Harrân’da bir câmi yapılıp, sıra mihraba gelince, kıble hususunda Hayât bin Kays Hazretleri ile câmiyi yapan usta arasında ihtilâf çıktı. Sonunda Hayât bin Kays ustaya: “Önüne bak, kıbleyi göreceksin!” buyurdu. O zât da, önüne baktığında Kâbe’yi karşısında gördü ve düşüp bayıldı.
Şu ağacı salla, hurma düşer
Bir gün, Hayât bin Kays hazretleri ile beraberindekiler, yolculuğa çıkmıştı. Yorulunca dinlenmek istediler. Ümm-î Gaylân denilen bir ağacın altında istirahate çekildiler. Bir aralık hizmetçisi, Hayât bin Kays’a; “Ben, hurma yemek istiyorum!” deyince, ona: “Su ağacı salla, hurma düşer ve yersin!” buyurdu. Hizmetçi; “Bu ağaç Ümm-i Gaylân ağacıdır, hurma ağacı değildir” dedi. Hayât bin Kays hazretleri, “Ben sana o ağacı salla diyorum” deyince, hizmetçi ağacı sallamak zorunda kaldı. Ağacı sallayınca misk gibi yaş hurma dökülüverdi. Dökülen hurmaları yediler, doydular ve sonra kalkıp gittiler.
Nasihatları: Hayât bin Kays hazretlerinin hikmet dolu, kalblere tesir eden sözlerinden bâzıları şunlardır;
“Kalbinde, Allah korkusunu bulundurmak ve sıddıkîlerin hâlleri ile hâllenmek isteyen kimse, her işinde sünnet-i seniyyeye yapışmalı, onu mutlaka yerine getirmeli ve helâl lokma yemelidir. İnsanın meleklik sıfatından mahrum olması; haram yemesi ve Allahü teâlânın yarattıklarına eziyet etmesi sebebiyledir.”
“Kalb yumuşaklığını, Allah adamı olan evliyânın sohbetlerine devam etmekte, kalb nûrunu da, sohbete olan gayreti sürdürmede aramalıdır.”